Pencere
- turalsstories
- 30 Haz 2024
- 1 dakikada okunur
Hayatımda en çok sevmediğim pencere o olmuştu. Ötesinde gördüğüm ise en çok sevdiğimdi.
Bekledim. Saatler geçmesin, o an gelmesin diye bekledim. Bekleyince daha çabuk geldi. Kalabalıktan birkaç adım öndeydim. Konuşmayı istemediğim sayısız andan birisindeydim. Görevli gelip bağırarak anons geçti. İsmini duyunca bir adım daha attım.
-Nesi oluyorsun?
-Oğluyum.
-Bir kişi daha var sonra sizsiniz, benimle gelin.
Her adımımda ayaklarıma daha fazla ok saplanıyordu. Kalabalık kanlı izlerimi takip ediyordu. Köşeyi döndüğümde kırklı yaşlarda bir adam içeri bakarak çığlıklarla üstünü başını yırtıyordu. Kulaklarım o andan sonra sadece kalbimin atışlarını duyduğu için söylediklerini anlamıyordum. Zamanın hem göz kırpmak kadar hızlı geçmesini hem de donmasını aynı anda istediğiniz oldu mu? İsmini tekrar duyunca benim oldu.
-Buyurun, burada bekleyin.
Pencere kapalıydı. Buna dayanabilecektim. Kendimi hazırlamıştım. Gücüm yetecekti. O anı uzun cümlelerle anlatamam çünkü zihnim karanlığa gömülmüştü. Pencere açıldı. Gözlerime gelen ışıktan kör olacak gibiydim. Kim son buluşmayı böyle hayal eder ki bir pencerenin ardında konuşmadan, göz göze gelmeden, sarılmadan, kokusunu içine çekmeden, öpmeden öylece durarak…
Anneniz mi diye sordu içerideki kişi. Ne demem gerekiyor diye düşündüm. Tek kelime ile bu ana son mu vereyim, yoksa biraz daha uzatarak kalbimin durmasını mı sağlayayım. Kolumdan tutan gizli bir el konuşmam için sıktı.
-Evet.
Pencere tekrar kapandı. Bu seferki karanlıktan çıkmak kolay olmayacaktı. Zaten olmadı da… Çıkamadım. Elektrikler gidince eşyaların yerini ezbere bildiğinden kalkıp takılmadan nasıl yürüyorsan, ben de yaşamıma öyle devam ediyorum.




Yorumlar