top of page

Ve Oğlum

  • turalsstories
  • 27 Tem
  • 2 dakikada okunur

Her yazmaya başladığında, öncesinde biraz anlamsız figürler çizer, kafasını iyice toparlayıp öyle başlardı. Bugün ise süre bir hayli artmıştı, bir türlü başlayamıyordu. Sandalyesinden kalkıp biraz pencereden dışarıya baktıktan sonra tekrardan kalemi eline aldı ve her akşam olduğu gibi aynı hitapla yazısına başladı:

Sevgili dostum,

Beni bu kadar dikkatli dinlediğin için teşekkür ederim. Bugün oğlumla yürüyüşüm sırasında hakkında yeni bilgiler edindim, onu biraz daha yakından tanıdım. Aklında sorular oluştu, biliyorum. "Oğlunu otuz yaşında mı tanımaya başladın? " diyorsun. Daha önce fırsatım olmadı desem inanır mısın?

O bu yaşına gelene kadar hep çalıştım, maddi kaygılarla boğuştum durdum. Gerçi yirmi dört saat çalışmıyordum ama küçük yaşlarında ne konuşacaktık ki?

Lisede de o sürekli ders çalışıyordu, üniversitede de uzaktaydı. Daha yeni emekli oldum ve yakın oturuyoruz diye akşamları vakit buldukça yürüyüş yapıyoruz. Bunları söylerken vicdanım rahatlamadı, ancak yazıma devam etmek istiyorum. Yaptığımız yürüyüşler arasında belki de en çok bugün konuştuk. "Dün gittiğin düğün nasıl geçti? " diye sordum. Yüzünde eleştirmeye başlayacak o ifade belirdi. Yanılmadığıma sevindim.

"İki kişinin evlenmesine iki başka şahit ve tüm salondaki insanların şahitliği yetmiyormuş gibi yirmi kişilik bir protokol hazırlamışlar, " dedi. Ülkede bu kadar sorun varken o kadar devlet insanının başkentten kalkıp yüzlerce kilometre yol gelmelerine anlam veremiyordu.

"Sence düğün sahibi bakanlarla, millet vekilleriyle, belediye başkanlarıyla gelen misafirlere gücünü mü göstermek istiyordu? " diye sordum.

"Başka ne anlamı olabilir ki baba? " dediğinde, haklıydı.

Eleştirel bir kişiliğinin yanında esprili olduğu da konuşmasından anlaşılıyordu. "Makamlarında bir gün olmamaları belki de halkın biraz nefes almasına, özgür birkaç saatlerinin olmasına sebep olmuştur" sdediğinde biraz güldük ve o andan çok keyif aldım.

Aslında onun da sorduğu sorulardan beni tanımak istediğini anlıyordum. Hükumetin ülkeyi yasalara uymadan, canının istediği gibi yönettiği duruma karşı mıyım yoksa gözlerimi, kulaklarımı ve ağzımı kapatarak hayatıma devam mı ediyorum kısmını merak ediyordu. Ben de desteklemediğimi ama elimizden gelen bir şey olmadığını söylediğimde biraz sinirlendiğini hissettim ama konuyu devam ettirmedi.

Bunları sana anlatırken bir şey fark ettim. Biz aslında oğlumla konuşmaya başlamışız. Ben onunla ne beş yaşında ne on beş yaşında ne de sonrasında konuşmayı hiç denemedim. Her dönemde konuşulacak konular illaki bulunurdu. Beş yaşında belki dünyaya dair merakları ile ilgili, on beş yaşında başlayan hayat kaygısı ile ilgili ya da her neyle ilgili olursa olsun o günün şartlarına birbirimizi tanıyabilirdik. Gerçi evde nasıl konuşacaktık ki? Yanlış bir cümle kurduğumun farkındayım çünkü, dışarı da çıkmadık ki hiç. Oğlumla ne parka gittik ne bir etkinliğe. Faydasız pişmanlıklarla hayatımızı sürdürüyoruz. Umarım yarın akşam vakti olur, yine yürürüz bir kahve içeriz ve oğlumu tanımaya devam edebilirim.

 
 
 

Yorumlar


All rights reserved.

Tural's Stories, by REDSTUDIO. ©2023

bottom of page