Sınır İhlali

Çocuklar, sınav kâğıtlarınızı okudum. Daha yeni işlediğimiz bir konu hakkındaki soruları neden yanlış cevapladığınızı anlayamadım.

·       Hocam, ben yanlış cevapladığımı düşünmüyorum. Cevabımı “Elektronik Yasalar Tahtası”ndaki en yeni rakamlara ve bilgilere göre yazdım.

Ekrem Hoca sinirlenmişti ama bunu henüz çocuklara yansıtmak istemiyordu.

·       Yasin, tahtaya çık. Burada konuşalım. Al şu sınav kâğıdını, soruyu ve verdiğin yanıtı yüksek sesle oku.

·       Birinci soru: Adalet nedir? Benim cevabım: Hükümetin günlük belirlediği kurallardır. İkinci soru: Ahlak nedir? Benim cevabım: Hükümetin belirlediği kuruma yatırılan bir milyon dolar sonrasında feragat edilebilen bir anlayıştır.

Çocuklardan birkaçı el kaldırarak söz istedi.

·       Sen söyle, Meral.

·       Hocam, Yasin’in ikinci soruya verdiği yanıt yanlış olmuş.

Meral, “Elektronik Yasalar Tahtası”na doğru giderek eliyle ekranı kaydırdı.

·       Bakın hocam, dedi. Ahlak kurallarından azat olmanın fiyatı sekiz yüz bin dolara düşmüş.

Meral, ekranı kaydırırken başka bir değişiklik daha fark etti.

·       Hocam, bakın! Bir güncelleme daha var. Adalet kuralları artık günlük değil, saatlik açıklanacakmış.

·       İkiniz de yerinize oturun.

Ekrem Hoca, gözlüklerini çıkarıp gözlerini ovuşturduktan sonra konuşmasını sürdürdü.

·       Bakın sevgili öğrencilerim, adalet en kısa şekilde hakkın gözetilmesidir. İnsanları mevkiinden, parasından veya herhangi bir başka sebepten dolayı farklı kılmaz. Demokratik ülkelerde sabit kanunlar vardır ve herkes bu kanunlar karşısında eşittir. Öyle günlük ya da saatlik belirlenen bir anlayış olamaz. Ahlak ise parayla satın alınamaz. Parayla ahlaksız olunamaz.

Çocuklardan biri parmak kaldırmadan lafa girdi:

·       Ama hocam, iktidar bizi zengin olmaya teşvik ediyor. Zengin olduktan sonra da istediğimizi yapmakta özgür oluyoruz.

·       Serdar, sana kimse zengin olma demiyor. Ancak bunun için ahlaklı olmaktan vazgeçmen gerekmiyor. Ahlak, bireylerin ve toplumların doğru ile yanlışı ayırt etmek için benimsediği ilke, kural ve değerler bütünüdür. İnsanlara erdemli bir yaşam sürme, başkalarına zarar vermeme, dürüstlük ve sorumluluk sahibi olma konusunda yol gösterir.

O sırada “Elektronik Yasalar Tahtası”ndaki yazılar bir anda silindi ve ekranda silik bir surat belirdi. Sınıfta bir sessizlik oluştu çünkü daha önce böyle bir özellik görmemişlerdi. Surat konuşmaya başladı.

·       Ekrem Hoca, fikirleriniz ve kullandığınız cümlelerle hükümetin yasalarını çiğnediniz ve genç öğrencilerimize zarar verdiniz. Bu sebeple öğretmenlik diplomanız iptal edilmiştir.

·       Siz kimsiniz? Hangi hakla benim öğretmenliğime laf ediyorsunuz ve diplomamın iptal edildiğini söylüyorsunuz?

·       Ben görevlendirilmiş bir robotum. Öğrencilerimize yanlış bilgiler aktardığınızda müdahale etmek için sizleri gözlemlemekteyim.

·       Pes artık! Kutsal bir görev olan öğretmenliği de ayaklar altına alıyorsunuz.

·       Ekrem Bey, anarşist konuşmalarınızdan dolayı sizi gözaltına alacağız. Polislere bilgi verildi, az sonra burada olacaklar.

Ekrem Hoca şaşkınlık içerisindeydi. Sınıfın içinde sağa sola yürüyerek bir şeyler düşünüyor gibiydi. “Elektronik Yasalar Tahtası”ndaki surat yok oldu. Ekranda yine kurallarla ilgili bilgiler ve rakamlar yazıyordu. Çok geçmeden kapı açıldı ve içeriye kolluk kuvvetleri girdi.

·       Zorluk çıkarmadan teslim olmanızı öneriyoruz.

Ekrem Hoca, çocuklara doğru döndü ve son sözlerini söyledikten sonra gelen polislerle sınıftan çıkıp gitti. Ardından ekranda az önceki suret yeniden belirdi ve konuştu:

·       Herkes beni dinlesin! Hocanızın söylediği “İstiklal Marşı’nın ilk sözünü hatırlayın ve ona göre davranın” cümlesini daha önce söyleyen bir gazeteci de tutuklanmıştı. Bunu da unutmayın.

Ekrandaki surat kayboldu ve hemen ardından sesli bir güncelleme duyuldu:

“İstiklal Marşı’nın sözleri değiştirilmiştir.”