top of page

Yerçekimsiz Anlar

  • turalsstories
  • 25 Şub 2024
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 19 Mar

Bana nasıl sevgi dolu baktığını anlatmak için çok iyi bir ressam olmak istedim o an. Aslında annem hep öyleydi. Bana olan sevgisini her zaman abartır, diye düşünürdüm ama yanıldığımı anlamıştım. Abartmıyordu, ben kendimi o sevgiye layık görmüyordum.

“Ah benim doktor oğlum.” diye lafa girdi kısa süreli sessizlikten sonra.

-Birkaç gün daha kalsan olmaz mı? Çok özledim seni.

-Maalesef anne, programım çok yoğun, yarın gitmem gerekiyor.

-Peki, oğlum dedi dudakları içi acıyarak.

-Babam her gün içip gelip kavga çıkarıyor mu yine? Doğruyu söyle lütfen.

-Hayır her gün değil, hem sen düşünme boş ver.

-Nasıl düşünme anne? Otuz bir yıldır evlisiniz ve senin hayatından bu kadar sene kayıp.

-O nasıl laf oğlum? Kızarım bak. Allah seni verdi bize, sevgi ve gurur kaynağımızı.

-Anne bu doğru bir düşünce değil benim yüzümden hayatını mahvetmişsin gibi hissediyorum.

-Kendin güzel dedin hissetmek, bu söylediklerim düşünce değil zaten his. İnsan evladını nasıl zaman kaybı olarak görür? Böyle konuşmaya devam edersen küserim bak…

-Tam öyle demek istemedim ama tamam anne, sustum.

“Peki.” diye bir soruya daha giriyordum tam, telefonum çaldı. Babamın sevmediğim arkadaşlarından birisi Murat amca idi bu. Biraz endişelendiğimi fark ettim, öylesine aramazdı beni. Annemi de meraklandırmadan hemen açtım.

-Cavit sen misin?

-Evet Murat amca, buyur.

-Oğlum annen yanındaysa heyecanlandırma kadını. Baban beyin kanaması geçirdi. Evden bir bahane uydurarak çık, tekrar ara beni.

-Tıp yazmak istiyor demek, peki emin mi bundan? diye aklıma ilk geleni söyledim. Murat amca istersen akşam arasın beni, kendisi ile daha rahat konuşurum. Rica ederim, ne demek.

-Ne diyor oğlum?

-Ya bir yakın akrabası üniversite tercihi yapacak, tıp istiyormuş, emin değilmiş. O da beni aramış işte yol göstereyim diye.

“Anne buradaki arkadaşlarla da ne zamandır görüşmüyorum biraz zaman geçireyim onlarla, geç olmadan gelirim.” diye bir bahane uydurdum ve annemin içten onayını beklemeden toparlanıp çıktım.

-Murat amca ne oldu? Sırasıyla anlat hızlıca. Oğlum alkolü çok fazla kaçırdı, ondan oldu herhalde. Bilmiyorum. Ambulanstayız şimdi, hastaneye gidiyoruz. Nereye, kime gidelim?

-Kapat, ben arayacağım seni.

Aklıma ilk liseden bir arkadaşım geldi , çok sevmesem de alanında iyi bir doktordu. Onunla konuşup Murat amcayı organize ettikten sonra ben de hastaneye doğru yola koyuldum. Yol boyu çocukluk ve gençlik anılarımdan kesitler izledim durdum. Babamı ne kadar az tanıdığımı, onunla hiç zaman geçirmediğimi, anneme ne kadar kötü davrandığını, beni hiç umursamadığını düşünmekten kendimi alamadım. Ve bu hikayede en çok anneme üzülüyordum çünkü onunla hemfikir değildim. Benim yaşım kadar mutsuz yıl yaşatmıştı babam ona ve bu kabul edebileceğim bir şey değildi. Telefonum tam zamanında çalmıştı.

-Efendim Adil, geldi mi babamlar? diye konuya girdim hemen.

-Evet, geldiler biraz oldu. Ameliyat odasına aldık.

-Nedir durumu, açık konuş benimle?

-Çok fazla kanama var ve kurtulursa hasarsız olması çok düşük bir ihtimal.

-Bu tekerlekli sandalye, bir ömür bakım gibi bir şey mi demek oluyor?

-Evet Cavit.

-Ameliyatı başlatmayın. İki dakikaya arıyorum seni.

Mantığımla mı yoksa hislerimle mi düşündüğümü tam hatırlamıyorum, lakin annemin ömrünün sonuna kadar kendi hayatını mahvetmiş bir insana bakmasını istemediğimi net hatırlıyorum. Babama çok kızgındım, bunu ifade edebilmeme ressam olmamın bile yetmeyeceğine eminim. Artık büyümüştüm ve onunla açık konuşacaktım. “Gel bundan sonra baba oğul olalım.” diyecektim ama buna bile fırsat vermedi. Ne kendisini ne bizi asla düşünmedi.

-Adil şimdi söyleyeceklerimi senden bir ömür sır olarak saklamanı rica edeceğim ve bunu yapacağına içten inanıyorum. Lütfen, babamı ameliyata alma.

-Cavit ne diyorsun sen?  İki dakikada böyle bir kararı nasıl aldın?

-Bunu sana tam anlamıyla anlatamam, bu mümkün değil ama şundan emin ol ki kararımı iki dakikada değil otuz yılda aldım. Ve bu bir kararın alınması için çok uzun bir süre.

Telefonu kapattığımda arabayı bir kenara çektim ve hava almak için indim. Dışarıda da hava yoktu. Yer çekimi de kaybolmuştu. Ayaklarım da yerden kesilmişti. Burası bildiğimiz dünya değildi, etrafta tanıdık herhangi bir cisim ve canlı yoktu. O ana dair hatırladıklarım bundan başka bir şey değildi.

 
 
 

Yorumlar


All rights reserved.

Tural's Stories, by REDSTUDIO. ©2023

bottom of page